30 Eylül 2011 Cuma

Kitap yığılı bir masa ve Yalçın Küçük


Bir masa eger kitapla dopdoluysa bu bize nasıl bir duygu verir?Öncelikle saygı uyandırır galiba... Masaya oturan kişiye karşı içten bir muhabbet besleriz.Bende karşılıgı böyle.Bu düşüncelere Yalçın Küçük'ü  4-5 yıl önce televizyon ekranlarında haftalık programlarını izlerken kapıldım.Masasına bir sürü kitap yıgıyordu bazen abartıyor kuleler haline getirip boyunun üstüne cıkayorsdu.Bir sürü notlar gazete kupurlerı cabası...Bir nevi kafasının içindeki düşünceleri kitaplar aracılıgiyla masaya yıgıyor; kendisine yöneltilen sorulara karşı herhangi bir gazete kupürünü veya kitabı açıp bir silah gibi kullanıp bagıra çagıra okuyordu.Ilk basta cok saygıdeger gelen bu görüntü Yalçın Küçük'un kafasının aynı kitap yıgılı masası gibi fena karışmasının veya delirmesinin-ki buna bilincli delirme de diyebiliriz hoş bir şekilde-bir sonucu antipatikleşti söyledigi her söz ve hareket sakil göründü.Bu yorumları yaparken Yalçın Küçük'ün sözlerinin dogrulugundan ve bilimselliginden cok oluşturdugu intibaya dikkat çektigimi hatırlatayım...





Ben de ondan devraldıgım gizli bir egilimle bloguma yazılar yazarken veya cofee shoplara gidip kitap okurken gerekli gereksiz bircok kitapla doldurmaya basladım masamı.Işe de yarıyor gerçekten...Teşvik edici bakışlar veya ''ooh bu kadar kitabı okuman mı gerekiyor iyi şanslar'' şeklinde güzel temennilere marus kalıyorum.Masaya kitap yıgmak beni okumaya ve çalısmaya teivık ediyor başarıya giden her yol mubahtır nasıl olsa!Herkes istedigi gibi takılsın.Yalcık Kucuk de ''kitap savaşları''na devam etsin ben artık takip etmıyorum kendisini.Hakkını helal etsin.

Eski bir videosunu paylaşarak nostalji yapalım

1 yorum:

  1. Yalçın Küçük'le ilgili en güzel sözü Can Yücel bir şiirinde (Portreler'den) söyler:

    Yalçın Küçük
    ama mide bulandırır

    YanıtlaSil