8 Ekim 2011 Cumartesi

Kötü Bir Yılın Güncesi

''  Avustralya birçok bakımdan gelişmiş bir demokrasi.Aynı zamanda siyasi sinikligin ve siyasetçileri hor görmenin de alıp başını gittigi bir ülke.Fakat bu siniklik ve horgörü düzene gayet güzel uydurulmuş.Düzenle bir derdiniz varsa ve onu degiştirmek istiyorsanız,der Demokratik tez,bunu düzen dahilinde yapın.siyasi görev için adaylıgını koyun,kendinizi yurttaşlarınızın yakın incelemsine ve oyuna bırakın.Demokrasi,demokratik düzen dışında siyaset yapmaya izin vermez.Demokrasi bu bakımdan totaliterdir.  ''  (Demokrasi Ustune - Kötü Bir Yılın Güncesi)



Kötü Bir Yılın Güncesi (the Diary of the a Bad Year) Nobel Ödüllü J.M.Coetzee den bir deneme kitabı...


Eni konu bir kurgusu olmadıgından bir roman diyemeyiz.Coetzee,ana karakteri Senior C marifetiyle kendini ihtiyar bir yazar olarak yeniden üretiyor.Senior C aynı Coetzee gibi Güney Afrika dogumlu Avustralyada yaşayan yaşlı bir yazar-akademisyen.Amerikada edebiyat egitimi almış,Avrupada bulunmuş fakat ihtiyarladıgı için hayatının son demlerinde münzevi ve yalnız bir hayata mahkum olmuş birisi.Almanyalı bir yazar arkadaşı,günümüz sosyal ve politik meselelerine ilişkin bir fikir kitaba katki yapmasini isteyince hemen bu işe girişiyor.
Yaşadıgı apartmandan genç ve güzel Anya ile tanışıyor.Anya kendisine kitabın daktilo edilmesinde yardımcı oluyor bu arada ikili arasında, bazen seslendirilen bazen de hissedilen etkili bir bag oluşmaya başliyor.Diger yan karakter Alan ise Anya nın sevgilisi;bir borsacı...




Senior C nin yazmaya giriştigi kitap Çarpıcı Fikirler,gunumuzun politika,demokrasi,apartheid,Irak işgali gibi meselelerinin yanında müzik, kadın erkek ilişkileri,utanç gibi farklı konulardaki deneme yazılarından oluşuyor.Bu denemeler Coetzee'nin kendi görüşleri ve hayata bakışı aynı zamanda.Coetzee günümüzün en önemli romancılarında biri oldugu kadar önemli bir ''fikir adamı'' oldugunu bir kez daha görüyoruz.Senior C nin agzından aktardıgı fikirler ilham verici...

'' Gönül,haysiyetini yitirmektense ölmeyi yeg tutanlara biraz saygı duymak ister,ama konu
Islamcı intihar bombacıları olunca,ne çok olduklarını,dolayısıyla(Öteki nin kitlesel zihniyetine dair Batının bildik önyargısını dışa vuran,belki de fena halde yanlış bir mantık yürütmeyle)hayata ne kadar az deger vermiş olduklarını gördükten sonra o saygıyı korumak zorlaşıyor.Bombalı intihar eylemlerini Amerikanın(ve Israilin)güdüm teknolojilerindeki rakiplerini fersahlarca geride bırakan başarılarına biraz da umutsuzlukla nitelendirilebilecek bir tepki olarak düşünmenin belki bu ikileme faydası olabilir.ABD nin savunma yüklenicileri şu an Amerikan personelinin birfiil hazır bulunması gerekmedigi ve yüz kilometre ötedeki bir savaş gemisinde,hatta Pentagondaki bir harekat odasında oturan teknisyenlerce elektronik olarak yönlendirilen robot askerlerin(insan olan)düşmana ölüm yagdırdıgı bir gelecegin görkemli savaş alanı üstünde çalışıyorlar.Böyle bir hasım karşısında umarsızca ve savurganca ölüme atılmaktan başka nasıl korunur haysiyet?
  '' (Güdüm Sistemleri Üstüne)


Farklı tarzları denemeyi seven bir yazar Coetzee.Kitabı saf bir deneme fikriyat kitabı olarak kurgulamaktansa yenilikçi bir işe girişiyor.Kitabın her sayfasında üçe ayrılmış bölümler halinde, önce Senior C nin kitabı için kaleme aldıgı denemeler;ardından Senior C nin kendisi ve Anya ile ilgili düşüncüleri ve diyalogları,üçüncü bölümde ise Anyanın  kendi ''dünya''sı...


''  Dünyanın her yerinde,evrende adalet olmadıgını kabule yanaşmayarak tanrılarını Amerikaya,milletler hukukunun menzili dışında oldugunu ilan etmiş bir Amerikaya karşı yardıma cagıran insanlar olmalı.Bedduacılara göre,tanrılar bugün veya yarın cevap vermeseler de bir iki kuşak sonra harekete geçmelerine engel degil bu.Dolayısıyla yakarışları aslında bir lanet:Bize yapılan haksızlıgın anısı silinmesin,gelecek kuşaklarda bile olsa suçlu cezasını çeksin.

William Faulkner'da da derinden derine bu izlek vardır:Topragın Kızılderililerden çalınması veya kadın köleler yapılan tecavüzler kuşaklar sonra umulmadık biçimlerde gün yüzüne çıkarak zalime musallat olur.Lanetin mirasçısı, geriye baktıgında hazin hazin başını sallar.Onları güçsüz sanırdık,der.o yüzden bunları reva gördük:şimdi anlıyoruz ki meger güçsüz degillermiş.

''Suçlulukta trajediyi biçimlendiren şey'' der Jean P'erre Vernant,''bütün bir ırka yamanmış ve bir kuşaktan öbürüne kaçınılmazcasına aktarılan bir leke olarak kadim dinlerin günah kavrayışıyla... suçlunun hiçbir baskı altında olmaksızın bilerek suç işlemeyi tercih eden bagımsız bir birey olarak tanımlandıgı hukuktaki yeni anlayış arasındaki sürekli çatışmadır. '' (Lanet Ustune)


Coetzee yi nasıl bilirdiniz sorusuna bir bilenin cevabı ise:J.M. Coetzee, kazandığı Booker Ödülleri'ni almaya bile gitmeyecek kadar içine kapalı bir yazar. Rian Malan onu şöyle anlatıyor: "Coetzee bir keşiş gibi disiplinli ve ölçülü yaşar. İçki ve sigara içmez, et yemez. Formunu korumak için bisikletle kilometrelerce yol yapar. Her sabah en az bir saatini çalışma masasının başında geçirir." Yine başka bir meslektaşı, Coetzee'yle çalıştığı 10 yıl içinde onun sadece bir kez güldüğünü görmüş. Birkaç kez Coetzee'nin de bulunduğu yemek davetlerine katılan bir tanıdığı ise davet boyunca ağzından tek sözcük çıkmadığını belirtiyor.''






Coetzee ''ilginç işler'' yapmayı seviyor.Son kitabı Summertime kendi biyografisini kurgusallaştıgı eseri.Coetzee,hayatını kendisini yakından tanıyan beş kişiyle yapılan roportajlar üstünden kurgulamış.Otobiyografik roman veya Kurgulanmıs Roman (Fictionalised autobiography) deniyor bu tarza...Yazdıgı diger otobiyografik eserleriyle birleştirilmiş ve hacimli bir kitap olarak Can Yayınları tarafından Taşra Hayatından Manzaralar adıyla tercüme edilmiş.Kitabı en kısa sürede okumayı düşünüyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder