8 Ekim 2011 Cumartesi

Edebiyatın serin suları

Günlük siyasi tartışmalardan,medya tarafından yaratılan ve mütamadiyen pompalanan suni gündemlerden gına geldi artık.


Siyaseti,siyaset bilimi  ve siyasetçilerin tekelinden alıp edebiyat duyarlılıgı ve bir filozof(akil adamlar) vizyonuyla enine boyuna tartışmamız şart.


Politikayı,belirlenmiş demokratik kriterlerle çogunluk tarafından seçilmiş bir parti veya partiler koalisyonu üstünden okumak çok sakat bir bakış.Sistemi sorgulamayı gözardı ediyor adeta...


Umberto Eco,Amin Maalouf,Edward Said,Jurgen Habermas gibi edebiyatçılar ve filozoflara daha fazla kulak verilmesi gerekir.
Orhan Pamuk Kürt sorununa dair bir laf etti.Başı sonu kırpılarak manşet yapıldı.Hakkında kampanyalar ''cadı avı'' yürütüldü.Bir edebiyatçıya yapılacak en büyük kötülük budur.


Ece Temelkuran'ın Siyaset Meydanı'nda içten bir feryadı vardı.''Siz ne zaman bu kadar kötüleştiniz''.Kamplaşmalar üstünden yürütülen siyaset ve fikir tartışmaları hızla devam etmekte...Yozlaşıyoruz,kötüleşiyoruz.


Hiçbirşeye inanmıyoruz.Hakkında savaşacagımız hiçbir deger bırakmadılar.Büyük ideallerimiz kalmadı.Fight Club'tan Tyler Durden böyle demişti.Yeraltı Edebiyatı'nda müstesna örnekler vererek en çarpıcı şekilde muhalif söylemler geliştiren Chuck Palahniuk yaşadıgımız akıl tutulmasını herkesten iyi açıklıyor.Fakat kendisinin muhalif görüşleri bile,birer ikon haline getirilip içi boşaltılıyor;son tahlilde post modern akıl tutulması çagında birer masturbasyon malzemesi olarak işlev görüyor.Ne yazik!


Bir süredir kendimi edebiyatın serin sularına ve felsefenin sarsılmaz eleştirel ''dünya''sına bıraktım.Naçizane bir önerim olsun size de...


Michel Foucault okumamış bir siyasetçi bize birşey veremez.Nasıl Dostoyevski okumamış bir psikayatrın bize yardımı dokunmayacagı gibi.


İyi günler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder